Çok mu yorgunsunuz?
Bazılarımız için mevsim ne olursa olsun, günler sanki sırtlarında bir çuval taş ile yokuş çıkmaya benziyor. Her gün yorgunluk içinde geçiyor ve ne kadar dinlenirlerse dinlensinler bir türlü kendilerine gelemiyorlar.
Bazılarımız için mevsim ne olursa olsun, günler sanki sırtlarında bir çuval taş ile yokuş çıkmaya benziyor. Her gün yorgunluk içinde geçiyor ve ne kadar dinlenirlerse dinlensinler bir türlü kendilerine gelemiyorlar. Sabahları zor uyanıyor ve güne hızlı bir başlangıç yapabilmek için kahve veya sigara gibi uyarıcılara ihtiyaç duyuyorlar. Kas ağrıları, uyku bozuklukları, zihinsel performansın bozulması, alerjiler ve boğaz yanması bu tabloya eşlik eden belirtilerin başında geliyor. Bu koşullar altında günümüz yaşamının yüksek beklentilerine yetişebilmek için olağan üstü çaba harcamalarına rağmen, içine bulundukları durumdan tatmin olamadıkları için bir de depresyon ve anksiyete ile uğraşmak zorunda kalıyorlar.
Bugün “Kronik yorgunluk sendromu” olarak adlandırdığımız bu tablonun altında çok sayıda nedenin yattığı düşünülüyor. Ancak bu kadar farklı nedenin ortak kesişim alanı olarak “Hücrelerin enerji kullanımdaki zorluğu görebiliriz” diyor Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Dr. Murat Unan.
Temel nedenler;
• Hücreye gelen oksijenin, gıdaların ve yardımcı maddelerin yetersizliği ve mitokondrilerin (hücre içi enerji santralleri) zorlanması
• Atık maddelerin atılımındaki zorluklar ve hücrelerin içinde bulunduğu temel maddenin atıklarla birleşmesi
Birçok kişi stres ve kronik yorgunluk sendromunda yüksek miktarlarda kahve ve şekere daha çok ağırlık vermektedir. Kısa dönemde bunlar enerji sağlasalar da aşırı miktarda kafein ve rafine karbonhidratlar kronik yorgunluğu ağırlaştırabilir. Bunun sonucunda baş ağrıları, aşırı uyarılmalar ve gerginlikler, konsantrasyon sorunları ortaya çıkabilir. Stres ve yorgunluk döneminde kan glükozunu dengelemek daha zor olduğu için, rafine karbonhidratların alımını azaltamak çok önemlidir. Bu durum kan şekerinin aşırı miktarda oynamasına ve şeker düzeylerinin düşmesine neden olur (reaktif hipoglisemi).
Önerilen takviyeler
-Demir
-B vitamini kompleksleri
-Vitamin C
-Vitamin B12
-Magnezyum
-Coenzim Q10
-Aminoasitler
Diğer taraftan kronik yorgunluk sendromunun oluşmasını ve şiddetini belirleyen esas etken, hücrelerin içinde bulunduğu temel maddenin aşırı yüklenmesidir. Burada biriken toksinler hücrelerin görevlerini yerine getirmelerini zorlaştırır. Bunun sonucunda bedene yeterli miktarda besin alınsa bile, hücreler bunları verimli bir şekilde kullanamazlar. Özellikle, temel maddede oluşan birikme, hücre içindeki enerji santralleri olan mitokondrileri olumsuz etkiler.
Kronik yorgunluk sendromunun altında yatan temel nedenler:
• Odaklar ve bozucu alanlar
• Bağırsak bakteri dengesinin bozulması ve gıda intoleransı
• Bağışıklık sistemi bozuklukları ve alerjiler
• Ağır metal ve kimyasal toksik yüklenmeler
• Kronik virüs enfeksiyonları
• “Toplam stres yükü”
• Elektromanyetik alanlar
Ancak planlı ve hedefe yönelik detoks programları ile bağ dokusu ve temel maddeyi arındırabiliriz. Bunun için ilgili birikmenin olduğu bölgeleri belirleyip, bunları bu lokal noktalara ulaşana kadar temizlemeliyiz. Sağlık içinde bir yaşam, ancak hücrelerimizin temiz ve sağlıklı bir ortamda (temel maddenin içinde) var olabilmeleri ile mümkündür. Bedenimizin kaynaklarını tamamen tüketmeden ne kadar verimli kullanabilirsek, yaşamımızdan da o kadar keyif alabiliriz.
0 yorum:
Yorum Gönder